Hicret’in 8. yılı, Hz. Muhammed (s.a.a.) Mekke’yi fethetmeyi kararlaştırdı. Ancak hazırlığına ait Kureyş’in hiçbir şey bilmemesini istiyordu. Ebû Belta oğlu Hâtıb, o sırada Medine’ye gelmiş olan fakat henüz Müslümanlığı kabul etmemiş bulunan bir kadına bir miktar para ile bir mektup verdi, bilinmeyen yoldan Mekke’ye giderek bu mektubu, Mekkelilere vermesini söyledi.
Hz. Muhammed (s.a.a.), bunu duyunca, Hz. Ali’yi çağırdı ve buyurdu: “Yâ Ali, sahabemden biri, hazırlığımızı Mekkelilere bildirmek için bir mektup yazdı, o kara kadınla gönderdi, mâruf yoldan gayri bir yolla Mekke’ye gitmekte. Kılıcını al, ona ulaş, mektubu ele geçir, bana getir.” Sonra Avvam oğlu Zübeyr’i çağırdı, onu da gönderdi.
İkisi de kadına ulaştılar. Önce Zübeyr sordu. Kadın inkâr etti, yanında bir şey olmadığına dair yemin etti, ağlamaya başladı. Zübeyr, “Yâ Ebe’l–Hasan, bu kadında bir şey yok, dönelim” dedi. Hz. Ali, “Resûlullah, bunda mektup olduğunu söyledi ve alıp getirmemi emretti, sen ise bunda bir şey yok diyorsun” deyip kılıcını çekti, kadının üstüne yürüdü; “Mektubu çıkarmazsan üstünü arayacağım, sonra da boynunu vuracağım” dedi. Kadın, bunun üzerine saçlarını çözdü, örgünün arasından mektubu çıkardı. Ali, kadını bıraktı, mektupla Medine’ye geldi, mektubu Hz. Muhammed’e (s.a.a.) teslim etti.
Hz. Peygamber, halkı mescide çağırttı. Herkes gelince namazdan sonra minbere çıktı, mektubu eline aldı ve dedi: “Ey insanlar! Ben, Allah’tan, bize ait haberlerin Mekkeliler tarafından duyulmamasını diledim. İçinizden biri, bizim hazırlığımızı Mekkelilere bildirmek için mektup yazdı; mektubu yazan kimse ayağa kalksın.”
Kimse ayağa kalkmadı. Hz. Peygamber, tekrar, “Mektubu yazan ayağa kalksın, yoksa vahiy, onun ayıbını açar” buyurdu. Ebû Belta oğlu Hâtıb ayağa kalktı, şiddetli rüzgârda titreyen saman çöpü gibi titreyip sallanarak, dedi: “Ey Allah Elçisi, yazan benim; ancak Müslümanlıktan sonra münafıklık etmedim, inandıktan sonra şüpheye düşmedim” Hz. Peygamber, buyurdu: “Peki, öyleyse ne yüzden bu mektubu yazdın?” Hâtıb dedi: “Ey Allah’ın Elçisi, Mekke’de ehlim var, soyu sopu yok; başına bir musibet gelir diye korktum, bu yüzden yazdım, dinde şüphe ettiğimden değil.” Ömer, “Yâ Resûlallah, emret, şunu öldüreyim çünkü bu, münafığın biri” dedi. Hz. Peygamber, “Hayır” buyurdu. “Bedir savaşında bulunanlardandır, Allah, onları belki bağışlar, yalnız mescitten çıkarın.” Sahâbe arkasından iterek mescitten çıkarırlarken Hz. Peygamber’e ricada bulundu. Resûlullah, “Ben affettim, Rabbine istiğfar et ve bir daha böyle bir şey yapma” dedi.
http://www.islamguzel.com/wp-content/uploads/2015/12/53766.jpghttp://www.islamguzel.com/wp-content/uploads/2015/12/53766-150x150.jpgROTALI_KAPTANEhlibeytHz. Ali (r.a)Hicret’in 8. yılı, Hz. Muhammed (s.a.a.) Mekke’yi fethetmeyi kararlaştırdı. Ancak hazırlığına ait Kureyş’in hiçbir şey bilmemesini istiyordu. Ebû Belta oğlu Hâtıb, o sırada Medine’ye gelmiş olan fakat henüz Müslümanlığı kabul etmemiş bulunan bir kadına bir miktar para ile bir mektup verdi, bilinmeyen yoldan Mekke’ye giderek bu mektubu, Mekkelilere vermesini...Dinimi öğreniyorum