Muhterem Müslümanlar!

         Bu haftaki hutbemiz, Allah’ın dinine hizmette gösterilmesi icabeden gayret hakkında olacaktır.

         Mahlukatın en şereflisi olan insana verilen vazife “Her nimetin, külfeti; nimetin büyüklüğüne göredir”, kaidesince bütün vazifelerin en yücesidir. Hakka ibadet, halka hizmet şeklinde hulasa edilen bu vazife, peygamberler mesleğidir.

Cenab-ı Hak bir ayet-i kerimesinde şöyle buyurmaktadırlar: Müminlerden özür sahibi olmaksızın oturanlar ve Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihad edenler  müsavi olmazlar.[1]

Peygamber Efendimiz (SAV) ise Ebu Rafi’ hazretlerine şu nasihatte bulunmuşlardır: “Ya Eba Rari’! Senin gayretinle Cenab-ı Hakk’ın bir kimseyi hidayete erdirmesi, üzerine güneşin doğup battığı her şeyden daha hayırlıdır.”

Azim,  İman ve İslamiyete hizmette, Allah’a ibadet ve taatte sabit ve berkarar olmaktır. Gayretsiz rahmet olmaz. [2] Cafer-i Sadık hazretleri: “Kim, son derece gayret sarfeden, Hakkın rızasına ulaşır, diye iddiada bulunursa, o haddi tecavüz etmiş olur. Kim de, gayret sarf etmeden ona vasıl olunur, iddiasında bulunursa, o da kuru temennide bulunmuş olur. [3] buyururlar.

Allah yolunda yapılacak hizmetlerde gösterilecek gayretin en güzel misâli,  peygamberler ve onların vârislerinin hayatlarıdır.

Yıllarca dînî teblîğ ettiği halde, sadece bir ümmete sahip olabilen peygamberler olmuştur. Bütün sıkıntılara rağmen tebliğ vazifesindeki gayretleri asla eksilmemiştir. Cenab-ı Hak, Peygamber Efendimizin gösterdiği sonsuz gayrete, ayet-i kerimesinde şöyle işaret buyururlar:“Ey habibim! Nerdeyse sen, bu söze (Kur’an’a) inanmayanların ardından üzülerek kendini helak edeceksin.”[4]

Kendisini dinimizin en iyi, en doğru ve en süratli bir şekilde öğretilmesi ve yaşatılması davasına vermiş, bu hususta her türlü gayreti bezletmiş olan Hz Üstazımız: “Biz değil yorgunluk, rahatsızlık; mezara gidiyor dahi olsak; okumak, okutmak ve hizmet denilince koşarız”, buyurmuşlardır.

Muhterem Müslümanlar!

         Ömür en kıymetli sermayedir. İnsanın saâdet ve  hüsranı onunladır. Zayi edilmiş bir ömür olur ki son nefeste kendisine ebedî cenneti kazandıracak salih bir iş yapmaya muvaffak olmakla, geçen bütün zayiat telafi edilebilir. “Kıyamet koparken birinizin elinde bir hurma dalı bulunursa, bunu kıyamet kopmadan dikmeye gücü yeterse, mutlaka onu diksin, bırakmasın.”[5], hadis-i şerifi bunun şahididir.

         Allah’ın dinine hizmet büyük bir nimettir. “Bu istemekle elde edilecek bir devlet değildir. Lakin zaman içinde belli kimselere min ındillah tevdi olunur[6]

Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadırlar: “Dünyanın ömrü olduğu müddetçe, Allah’ın kıyamet emri gelinceye kadar, ümmetimden hak üzere, galip ve daima dine destek olan bir cemaat asla zail olmayacak. Bunlar dine sahip çıkacaklardır. Kendilerine muhalefet edenler onlara hiçbir zaman zarar veremeyecektir.”[7] İşte bütün gayretimiz bu taifeden olmaya çalışmaktır.

[1] Nisa 95-96

[2] Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügat Turdav Y. İstanbul 1997

[3] Tafsîlü’n-Neşeteyn ve Tahsilü’s-Seadeteyn terc. 161

[4] Kehf 6

[5] Tecrid-i Sarih Terc. C.7 s. 124

[6] Sunguroğlunun notları s.159

[7] Müslim İmare 170

http://www.islamguzel.com/wp-content/uploads/2015/08/maxresdefault-1024x576.jpghttp://www.islamguzel.com/wp-content/uploads/2015/08/maxresdefault-150x150.jpgROTALI_KAPTANHutbelerhizmet,hizmet nedir?,insana hizmet,islam'da süt kardeşliğiMuhterem Müslümanlar!          Bu haftaki hutbemiz, Allah’ın dinine hizmette gösterilmesi icabeden gayret hakkında olacaktır.          Mahlukatın en şereflisi olan insana verilen vazife “Her nimetin, külfeti; nimetin büyüklüğüne göredir”, kaidesince bütün vazifelerin en yücesidir. Hakka ibadet, halka hizmet şeklinde hulasa edilen bu vazife, peygamberler mesleğidir. Cenab-ı Hak bir ayet-i kerimesinde şöyle buyurmaktadırlar: Müminlerden...Dinimi öğreniyorum